Koşmalıyız Parklara !

  "Bir ileri,bir geri..
Tıpkı hayat gibi..."
  
Hiç öğrenemeyeceğimi düşünmüştüm sallanmayı..
   Ben kendi halimde çabalarken yanıma gelip,hep hayal ettiğim gibi uçan o küçük çocuk,Sana da hep sinir olurdum misâl.
   
    Gülüp eğlenip,kendi aralarında "ne kadar yükselicem?" diye yarışan bir çocuk grubuna pis bakışlarımı diker,ama onlardan daha çok keyif aldığımı onlara bile hissettirecek kadar yaşardım salıncağımda o eşsiz keyfimi.
    
   Beni hep annem sallardı 
yahut aklımda kalacak tüm salıncaklar hep annemin salladıklarıdır.
    Hayatımın çok uzun bir süresince annem oldu salıncağımın arkasında.
     Geçen gece bir salıncakla göz göze geldik,yıllar olmuştu karşılaşmayalı..
  Yalnız görmeye alışık olmasa gerek beni,hemen annemi sordu.
  Bir ileri,bir geri..Derken anladım.

"Aslında hayat,annesiz sallanmayı öğrendiğinde başlıyormuş."
   
   Bir zamanların en büyük hayali olan gün, "Tek başıma sallanıyorum ben." dediğim o gün,ömrün en hüzünlü hatırası olmalıydı belki de.
    Tıpkı yavruluğundan beri bir kafeste büyütülüp,özgürlüğüne gün sayan bir kuş gibi.
O kafesten çıkınca ne yapacağına dair hiçbir planı yoktur ve tek yapabildiği uçmaktır,ama yine de anlamsızca o günü sayar.
    
      "Hayatın gerçekten başladığı an,hayatın tek kişilik olmaya başladığı an mıydı ? "
   Tıpkı her salıncağın da tek kişilik olması gibi.
   
    Bir ileri bir geri.. 
Bu değil midir aslında şu gözde büyütülen Hayatın tüm özeti? 
   
    Salıncak tektir,sallanan çok.
       Hayat bi tanedir lakin yaşayan epeyce.
    Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğu gibi,her çocuğun sallanışı da farklıdır mesela.
    Hızlı,yavaş,temkinli,düşüncesiz ne olursa olsun,
işin özü yine sallanmaktır.
    Hayat gibi.Bir ileri bir geri gitmekten ibaret olan..
   Adı tek ama yaşayış biçimi onlarca şekle girip,onlarca ismin kalıbına uydurulan Hayat gibidir Sallanmak.

    Ve işte bizler,
şimdi ki zamanın salıncak severleri,
yaşamaya sallanarak başlamıştık,henüz bir bebekken.
      
      Biz aldığımız ilk nefeste sallanmayı sever olmuştuk,
unuttuk,
halbuki sallanmaktı bize,biz olduğumuzu anlatan.
   
    Her gidişin bir dönüşü olduğunu,
      geriye gittiğinde orada kalamayacağını,
   yavaşlasan bile asla tamamen duramayacağını,
İlerisi için geride kalanlara,geçmiş içinse ileriye bakmaya ihtiyacımız olduğunu,
    Önünde,arkanda haddinden yakın kimseyi bulundurmamak gerektiğini,bu durumun kendimizden çok onlara zarar vereceğini,
     Bencilliği,
Salıncağını kaptırmamak için sıraya giren çocuklara pis bakışlar atıp saatlerce sallanan ve böyle,
    Kıskançlığı dahi
salıncaklarda öğrenen çocuklardık biz..
    Hayatı salıncaklarda öğrenen çocuklar.
    
     Yaşamak,salıncak gibiydi.
Gibi değildi hatta.
    "Hatta yaşamanın tam kendisi salıncaktı,her salıncak bir hayattı."
       
     Hepinizin,kendi bulutlarını seçip,onlara varması dileğimle...
  
    
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mum Işığı

Bir Prinkipo Masalı

Bir Bardak Adaçayı